TÜRKİYE YAKIN TARİHİNDE YÜZKARASI BİR GÜN: 12 EYL1980 ASKERİ DARBESİNİN
37.İNCİ SENE-İ DEVRİYESİ
|
TSK’nın Genelkurmay
Başkanı Kenan Evren başkanlığında gerçekleştirdiği 12 Eylül darbesi ile
Türkiye, 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından silahlı
kuvvetlerin yönetime üçüncü müdahalesini yaşadı
Türk Silahlı Kuvvetleri 12 Eylül 1980 günü, ülkedeki karışıklıkları ve
çatışmaları gerekçe göstererek gerçekleştirdiği askeri müdahale ile yönetime el
koydu.
Dönemin Genelkurmay Başkanı daha sonra yargılanan ve birçok tartışmaya
neden olan Kenan Evren'di. Evren, Milli Güvenlik Konseyi Başkanlığı'nın yanı
sıra Devlet Başkanlığı görevini de üstlendi.
12 Eylül 1980 Cuma günü saat 03.59'da Türkiye radyoları İstiklal Marşı’nın çalınmasıyla birlikte yayına geçti. Daha sonra
anons yapılmadan Harbiye Marşı çalındı. Marşın bitiminde Genelkurmay ve Milli
Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzasıyla yayınlanan Milli
Güvenlik Konseyi'nin bir numaralı bildirisi okunmaya başlandı. Bu bildiriyi 5
bildiri daha izledi.
Bu müdahale ile Süleyman Demirel tarafından kurulan 6.hükümet ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
feshedildi, sendika ve derneklerin faaliyetleri durduruldu ve Ülke genelinde sıkıyönetim ilan edildi.
1970 sonrasında değiştirilen 1961 Anayasası tamamen rafa kaldırıldı ve
yaklaşık 9 yıl süren askeri dönem başladı.12 Eylül 1980 askeri darbesinin
ardından partiler lağvedildi, parti liderleri önce askeri üslerde gözetim
altında tutuldu, ardından yargılandı.
Darbenin gece 03.00'te ilanından sonra aynı gün sabah saat 05.30'da
Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'a Genelkurmay Başkanı
Evren tarafından birer tebliğ gönderildi.
Tüm tebliğlerde, "TSK yönetime el koymuştur. Hükümetiniz feshedilmiş,
parlamento üyeliğiniz düşmüştür. Talimatı getiren subayın ikazlarına
uyunuz" ifadesi kullanıldı, liderlere gidecekleri adresler de
belirtiliyordu.
Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel için Hamzaköy Gelibolu adresi
belirtilirken, Necmettin Erbakan'a ise Uzunada İzmir adres olarak gösterildi.
Ecevit ve Demirel eşleriyle birlikte aynı uçakla Hamzakoy'a götürüldü. Yaklaşık
bir ay boyunca, 11 Ekim 1980'e kadar burada kaldılar. Erbakan ise aynı gün
uçakla Uzunada'ya götürüldü.
Alparslan Türkeş evinde bulunamadığı için Milli Güvenlik Konseyi, 13
Eylül'de bir bildiri ile teslim olmaması halinde suçlu duruma düşeceğini
belirtti. Bunun üzerine Türkeş 14 Eylül'de Ankara Merkez Komutanlığı'na teslim
oldu ve Uzunada'ya gönderildi.
DARBENİN BİLANÇOSU
TBMM kapatıldı, Anayasa ortadan kaldırıldı, siyasi partilerin kapısına
kilit vuruldu ve mallarına el konuldu. 650 bin kişi gözaltına alındı.1 Milyon
683 bin kişi fişlendi.
- Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
- 71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.
- 98 bin 404 kişi "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı.
- 7 bin kişi için idam cezası istendi.517 kişiye idam cezası verildi.
- Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ
görüşlü, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı).
- İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi.
- 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.
- 171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi.
- Cezaevlerinde toplam 299 kişi hayatını kaybetti.
- 14 kişi açlık grevinde öldü.16 kişi "kaçarken" vuruldu.
- 95 kişi "çatışmada" öldü.
- 73 kişiye "doğal ölüm raporu" verildi.
- 43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi.
- 388 bin kişiye pasaport verilmedi.
- 30 bin kişi "sakıncalı" olduğu için işten atıldı.14 bin kişi
vatandaşlıktan çıkarıldı.
- 30 bin kişi "siyasi mülteci" olarak yurtdışına gitti.
- 937 film "sakıncalı" bulunduğu için yasaklandı.
- 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.
- 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin
işine son verildi.
- 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.
- Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
- 31 gazeteci cezaevine girdi.
- 300 gazeteci saldırıya uğradı.
- 3 gazeteci silahla öldürüldü.
- Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.
- 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
- 39 ton gazete ve dergi imha edildi.
Türkiye hala tam olarak çözemediği, bir takım hesapların yapıldığı toplum
üzerinde uygulandığı bu süreci çok acı bir şekilde yaşadı.12 Eylül herhangi bir
askeri darbe olarak kalmadı. Kendi hukukunu oluşturarak devleti ve toplumu
yeniden dizayn etti. Sonradan iktidarı sivillere devretmiş olsa da 1982 yılında
hazırlattığı anayasa ile aslında hep iktidarda kaldı.
İDAMLAR BİR SAĞDAN BİR SOLDAN
Kenan Evren'in darbeden sonraki yargılamalar sırasında "Adaletli olsun
diye bir sağdan bir soldan idam ettik" dediği iddia ediliyor. Sağdan ve
soldan idam edilen bazı isimler şöyle:
Soldan idam edilenler: Necdet Adalı, Erdal Eren, Serdar Soyergin, Veysel
Güney, Ahmet Saner, Kadir Tandoğan, Mustafa Özenç, Seyit Konuk, İbrahim Ethem
Coşkun, Necati Vardar, Fikri Arıkan, Ali Aktas, Ramazan Yukarıgöz, Ömer Yazgan,
Erdoğan Yazgan, İlyas Has, Hıdır Aslan...
Sagdan idam edilenler: Mustafa Pehlivanoğlu, Cengiz Bakdemir, Ahmet Kerse,
Halil Esendağ, Selçuk Duracık, Fikri Arıkan, Cevdet Karataş, Ali Bülent
Orkan...
DARBEDE AMERİKA PARMAĞI
MİT eski müsteşarlarından Mahir Kaynak, 12 Eylül 2011 tarihli Vatan
Gazetesi'nde yayımlanan röportajında 12 darbesinde ABD'nin parmağı olduğunu iddia
etmiş ve konu ile ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:
"Biz de geçmişte bir sürü çelişkiyi yaşadık. Dedik ki, 'Demirel
Amerika tarafından getirilmiştir. Morrison Süleyman'dır!' Biliyorsunuz,
Morrison Knudsen mühendislik firmasında çalıştığı için, Demirel'i eleştiren
çevreler 60'lı yıllarda kendisinden bu sıfatla bahsediyordu... Ama sonra ne
oldu? 1970'li yıllarda CIA'in Türkiye şefi Paul Henze, 12 Eylül darbesini Başkan
Jimmy Carter'a "Bizim çocuklar başardı!" diye haber verdi. Kastettiği
çocuklar darbeyi yapan generallerdi. Yani Amerikalılar Demirel'i devirdiler!
Amerika, Amerika'yı mı devirdi diyeceğiz şimdi? Aslında bunlar çok tutarlı
politikalardır. Ne oldu? Demirel'in yerine Özal geldi. Çünkü 12 Eylül
darbesinin asıl amacı Özal gibi birini getirmekti. Özal, Türkiye'yi dünyaya
açtı. Dünyayla ekonomik olarak bütünleştik, değil mi? Yani küresel sermaye
Türkiye'ye ilk adımını o zaman attı."
YARGILANDILAR
12 Eylül 2010 tarihinde kabul edilen referandumla yapılan anayasa
değişikliği sonrasında darbecilere yargı yolu açıldı. Bunun üzerine 12 Eylül
Darbesi'nin yaşayan failleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında dava
açıldı.
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Eylül davasında tarihi kararını
açıkladı. Mahkeme, sanıklar eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Kenan
Evren ile eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'yı
765 sayılı TCK'nın 146. maddesi uyarınca "Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı
Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu
kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata veya vazifesini
yapmaktan mene cebren teşebbüs etmek" suçundan müebbet hapis cezasına
çarptırdı.
Kararın ardından Evren ve Şahinkaya'nın avukatı, 24 Haziran 2014'de kararın
bozulması istemiyle temyiz dilekçesini Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesine verdi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, temyiz incelemesi sürerken Evren, 10 Mayıs 2015'te
tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp Akademisinde 98 yaşında, dönemin Hava
Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Şahinkaya da 9 Temmuz 2015'te 90 yaşında
hayatını kaybetti.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, temyiz incelemesinde, sanıkların ölümleri
nedeniyle davanın düşürülmesine karar verdi.
Dosya, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderildi.