VEDA HUTBESİ (TÜRKÇE-TAM METİN)
UNUTMA VE
UNUTTURMA
Veda
Haccı’nda Bütün İnsanlığa Hitaben
Hz. Muhammed s.a.’in Yaptığı Konuşma
Hz. Muhammed s.a.’in Yaptığı Konuşma
Allah’a hamd
olsun. O’nu över, O’na şükrederiz. O’ndan medet umarız. O’ndan bağışlanma
dileriz, tevbe ederek O’na itaate yöneliriz. Nefislerimizin kötülük
telkinlerinden ve kötü ameller işlemekten Allah’a sığınırız. Allah kime doğruyu
gösterirse, kimse onu hak yoldan uzaklaştıramaz. Kimin de hak yoldan
uzaklaşmasına özgürlük tanırsa, kimse ona doğruyu gösteremez. Tek Allah’tan
başka tanrı olmadığını, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında
ortağı bulunmadığını kabul ve tasdik ederim. Muhammed’in O’nun kulu ve Rasûlü
olduğunu kabul ve tasdik ederim.1Ey Allah’ın kulları, size Allah’a
sığınmanızı, emirlerine yapışmanızı, günahlardan arınmanızı, azabından
korunmanızı öğütlerim. Size tekrar tekrar, O’na itaati tavsiye ederim.
Sözlerime hayırlı olanla, O’nun izni ve yardımıyla başlıyorum.2Ey
insanlar! Ben sizin hepinize, Allah’ın; emirlerini tebliğ ile görevlendirdiği,
ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur
ettiği tek yetkili Rasûlü-yüm. Beni dinleyin, size bazı açıklamalar yapacağım.
Bu yıldan sonra, bir daha burada sizinle buluşup buluşmayacağımı bilemiyorum.3
Ey insanlar! Kanlarınız, canlarınız, yaşama hakkınız, mallarınız, namuslarınız,
haysiyet ve şerefleriniz, vücut bütünlüğünüz Rabbinizle buluşacağınız güne
kadar bu ayınızda, bu beldenizde, bu gününüzün saygıya, korunmaya lâyık olduğu
gibi, saygıya ve korunmaya lâyıktır, dokunulmazdır. Ancak İslâm’ın koyduğu
sorumluluk gereği uygulanan gerekçeli karara dayalı cezalar müstesnadır.4Benim
sözlerimi iyi dinleyin ki, izzet ve şerefle huzurlu yaşamaya devam edesiniz.
Sakın haksızlık ve zulmetmeyin. Sakın baskı, zulüm ve işkenceye âlet olmayın.
Sakın zulme boyun eğmeyin. Haksızlığa rıza göstermeyin. İyice anlatabildim mi?
Allah’ım, sen de şahit ol.5Ashabım! Siz Rabbiniz’in huzuruna
varacaksınız, size işlediğiniz bilinçli amellerin hesabını soracak. İyice
tebliğ edebildim mi? Allah’ım, sen de şahit ol.6Ey insanlar, Allah’a
sığının, emirlerine yapışın, azabından korunun. İnsanların mallarını eksik
teslim etmeyin, değerlerini düşürmeyin, bedellerini eksik ödemeyin, mallarını
kötülemeyin, haksız rekabet yapmayın, aldatarak, hile yaparak, fırsat
kollayarak, gaspederek insanların haklarını zâyi etmeyin, zayiine sebep
olmayın. Ülkede, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmakta ve
küfürde ileri gitmeyin.7Ashabım! Emanet ilişkilerinde,aranızda
güvene dayalı belgesiz, rehinsiz alışverişlerde,ticari muamelelerde, kendisine
güvenilen taraf, vade dolduğunda sorumluluğunu yerine getirsin, borcunu
ödesin.Size hediye verene hediye ile karşılık verin. Kefil borçlu gibidir.
Borcun ödenmesi gerekir.8 Soyunuzdan sopunuzdan medet umarak
benim yanıma yaklaşmayın. İşlediğiniz bilinçli amelleri vesile ederek yanıma
gelin. Ben bütün insanlara da, size de aynı şeyleri söylüyorum.9Cahiliye
döneminin faizli alışverişleri kaldırılmıştır. Yüce Allah, kaldırılan ilk
faizin, Abbas b. Abdilmuttalib’inki olmasını emretmiştir. Ancak anaparalarınız
sizindir. Ne siz haksızlık edebilirsiniz, ne de haksızlığa uğratılacaksınız.
Allah, faizli alışverişin yapılmayacağını icrası kesin hüküm haline getirdi.
Kaldıracağım ilk faiz amcam Abbas b. Abdilmuttalib’in faizli alış
verişlerindeki faizdir.10Ey insanlar! Hangi ayda, hangi günde, hangi
ülkede olduğunuzu biliyor musunuz?11 (İnsanlar, saygıya lâyık
korunan bir günde, dokunulmazlığı olan ülkede ve bir ayda, dediler)Ey insanlar!
Kanlarınız, canlarınız, yaşama hakkınız, mallarınız, namuslarınız, haysiyet ve
şerefleriniz, vücut bütünlüğünüz, Rabbinizle buluşacağınız güne kadar bu
ayınızda, bu beldenizde, bu gününüzün saygıya, korunmaya lâyık olduğu gibi,
saygıya ve korunmaya lâyıktır, dokunulmazdır. Ancak İslâm’ın koyduğu sorumluluk
gereği uygulanan gerekçeli karara dayalı cezalar müstesnadır.12Ashabım!
Şunu belirteyim ki, cahiliye dönemindeki bütün kan, su ve mal davaları, kıyamet
gününe kadar şu ayaklarımın altındadır.13Cahiliye döneminde var olan
kan davaları kaldırılmıştır, kaldıracağımız ilk kan davası, Âmir (İyâs) b.
Rebîa b. el-Hâris b. Abdülmuttalib’in kan davasıdır. O Sa’d b. Leysoğulları’nda
süt anneye verilmiş bir çocuktu. Hüzeyl, onu öldürdü.14 İyice tebliğ
edebildim mi? (İnsanlar; elbette tebliğ ettin, dediler)Allah’ım sen de şahit
ol. Burada bulunanlar sözlerimi bulunmayanlara iletsin.15Kâbe
hizmetkârlığı ve hacıların su ihtiyacını karşılama dışında cahiliye döneminden
süregelen yetki mirasları lağvedilmiştir. 16Kasten adam öldürmenin
cezası, kısastır. Kasten öldür-meye benzeyen cinayet, sopa ve taşla öldürmedir.
Diyeti, yüz devedir. Kim daha fazlasını isterse, o İslâm’ı benimsemeyen
cahiliye dönemini özleyen biridir. En büyük Allah düşmanı, kendisine herhangi
bir kastı olmayan birini sebepsiz yere öldürendir, kendisine el kaldırmayana
sebepsiz yere vurandır.İyice tebliğ edebildim? Allah’ım, sen de şahit ol.17Ey
insanlar! Sizi uyarıyorum, herkes yalnızca kendi işlediği suçtan sorumludur.
Suçlu evlâttan dolayı baba sorumlu tutulamaz, suçlu babadan dolayı evlât da
sorumlu tutulamaz.18Ey insanlar! Şeytan, sizin bu topraklarınızda
kendisine tapınılmasından ümit kesmiş bulunuyor. Ancak, bunun dışında-ki
önemsiz gördüğünüz davranışlarda, aranızda çıkardığı fitne fesatla sizi
birbirinize düşürdüğünde sözünün dinlenmesinden hoşnut olacaktır. Dininizde
sebat ederek, dininize sahip çıkarak, şeytanın, şeytan tıynetli ahlâksız
azgınların, şeytanî düzenlerin vesvesesinden, dalaveresinden kendinizi koruyun.19Ey
insanlar, yalan yere Allah’ın adını anarak yemin etmeyin. Yalan yere Allah
adına yemin edenin yalanını Allah açığa çıkarır.20Ey insanlar!
Zaman, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki düzenli sistemine girerek
seyrediyor. Ayların sayısı, onikidir. Dört tanesi, savaşın haram olduğu
aylardır. Bunlardan üçü birbiri peşinden gelir. Biri tektir. Bunlar Zilka’de,
Zilhicce, Muharrem ve Cumâde’l-âhire ile Şaban arasındaki Mudar kabilesinin
adını koyduğu ay Recep’tir.Allah’ın, gökleri ve yeri yarattığı gün, Levh-i
Mahfuz’da tesbit ettiği kayıtlarda, Allah katında, ayların sayısı on ikidir. On
iki aydan dördü savaşın haram olduğu aylardır. İşte bu haram aylarla ilgili
hüküm, insanlığı, insanî değerleri ve düzeni ayakta tutan dinin, medeniyetin,
zamanla değişmeyen tabii hukuk kurallarını içeren şerîatın hükmüdür. Bu aylarla
ilgili Allah’ın koyduğu yasakları çiğneyerek kendinize, birbirinize
zulmetmeyin.İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında, Allah’a ortak
koşan müşrikler nasıl size karşı topyekün savaşıyorlarsa, siz de onlara karşı
topyekün savaşın. Bilin ki, Allah kendisine sığınıp, emirlerine yapışarak
günahlardan arınıp, azaptan korunanlarla, kulluk ve sorumluluk şuuruyla,
haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal
görevlerinin bilincinde olan mü’minlerle, müttakîlerle
beraberdir.Saldırmazlığın gelenek haline geldiği, Allah’ın savaşı haram kıldığı
ayları erteleyerek, yerlerini değiştirerek, on iki aya ay ilâve ederek, hileli
takvim düzenlemek, kesinlikle Allah’ın sene ve aylarla ilgili koyduğu hükmü
inkârda ileri gitmektir. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a
iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda
ısrar edenlerin, kâfirlerin, bu yüzden hak yoldan uzaklaşmalarının, dalâleti
tercihlerinin önü açılır. Erteleyerek, değiştirerek ilâve ettikleri aydaki
savaşları, bir yıl helâl ve meşrû, bir yıl haram sayarlar. Allah’ın haram
kıldığının sayısına uydursunlar da, Allah’ın haram kıldığını helâl ve meşrû
kılsınlar, isterler. Onların bilinçli kötü amelleri kendilerine süslenip güzel
gösterilmiştir. Allah kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman,
kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip, küfürde,
nankörlükte ısrar eden bir kavme doğru yolu gösterme lütfunda bulunmayacak,
başarı nasip etmeyecektir” (Tevbe, 9/ 36-37). Onlar bir yıl, Safer ayını helâl
sayıyorlar, bir yıl Muharrem’i haram sayıyorlardı. Nesî (yıla ekleme), işte
budur. Allahım, sen de şâhit ol.21Ey insanlar! Kadınlarınızın sizler
üzerinde hakları, sizin kadınlarınız üzerinde haklarınız vardır. Sizin
onlardaki hakkınız, minderinize sizden başkasını oturtmamaları, meşrû
tavsiyelerinizde size karşı çıkmamaları, hoşlanmadığınız kişileri izniniz
olmadan eve sokmamaları, kötü söz söylememeleri kötü fiil ve davranışta
bulunmamalarıdır. Şayet bunları yaparlarsa, Allah onları engellemenize,
sıkıştırmanıza yataklarında tek başlarına bırakmanıza ve hafifçe, incitmeden
vurmanıza izin vermiştir. Bunlardan vazgeçer ve size itaat ederlerse, meşrû,
örfe uygun ölçüler içerisinde rızıklarını ve giyimlerini sağlama sorumluluğunuz
var. Kadınların iyiliğini isteyin, durumlarının iyileşmesi için çaba sarfedin.
Çünkü onlar müşterek hayatın gereği kendileri adına bir şey yapma gücüne ve
imkânına sahip olmayan, sizinle birlikte yaşamak mecburiyetinde olan hayat arkadaşlarınızdır.
Siz onları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Allah’ın emri ve hükmüyle onlarla
ilişkiyi helâl edindiniz. Eğer haklarını ararlar, sorumluluklarına riayet
ederlerse onlara tavır takınmanıza, cezalandırmaya hakkınız yoktur. Onların
serkeşliğinden ve şiddete başvurmasından endişe ederseniz, onlara öğüt verin ve
yataklarınızı ayırın. Aşırı gitmeden hafifçe vurun. Onların yiyeceği ve giyimi
konusunda cömertçe her türlü iyilik ve ihsanda bulunmanız, onların haklarıdır.
Kadınların haklarına riayet konusunda Allah’ın emirlerine yapışın, azabından
korunun, onların iyiliğini isteyin, durumlarının iyileşmesi için çaba sarfedin.
Hanımlarınız, sizlerin izni ve bilgisi olmadıkça, evinizin malî imkânlarını
cömertçe harcamasınlar. Sözlerimi iyice anlayarak hatırınızda tutun. İyice
tebliğ edebildim mi? Allahım, sen de şahit ol.22Ey insanlar! Meşrû
şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve düzgün insani
ilişkileriniz olan köle ve cariyelerinize, iş aktiyle bağlı işçilerinize
hayırla muameleyi size tavsiye ederim. Sofranızda bulunanları ölçü alarak
onların karınlarını doyurmanızı, giydiklerinizi ölçü alarak onların giyimlerini
sağlamanızı tavsiye ederim. Affetmeyi düşünmediğiniz bir suç işledikleri
takdirde aranızda aynı cinsten suç işleyenlere uyguladığınız cezaları ölçü
alınız. Onlara işkence etmeyiniz, onları cezalandırmayınız.23
Ey insanlar! Sözlerimi iyi dinleyin, iyi muhakeme
edin. Bütün ırklara mensup müslümanların, müslümanların kardeşi olduğunu bilin.
Bütün mü’minler kardeştir. Kimseye, gönül rızası olmadıkça, kardeşinin malı
helâl değildir. Sakın kardeşine haksızlık etmesin, hile yapmasın, hâince
davranmasın, onun hakkında gıybet etmesin. Yalan yere yemin ederek müslüman
kardeşinin malını alan cehennemden kendisine yer edinsin. (İki veya üç kere)
Burada bulunanınız, bulunmayanınıza bunu tebliğ etsin.23a
Müslümanın
kim olduğunu size anlatayım mı? Müslümanların, dilinden ve elinden zarar
görmediği kişidir.Mü’minin kim olduğunu size anlatayım mı? İnsanların mallarına
ve canlarına zararı dokunmuyacağından emin olduğu kişidir. Muhacirin kim
olduğunu size anlatayım mı? Kötülükleri ve günah işlemeyi terkeden
kişidir.Mücahidin kim olduğunu size söyleyeyim mi? Allah’a itaat yolunda
nefsiyle mücadele eden kişidir.Bu günün dokunulmazlığı gibi, mü’minin mü’mine
zarar vermesi haramdır. Etini yeme mesâbesinde olan mü’minin mü’mini gıybeti de
haramdır. Namus ve haysiyetine zarar vermesi de haramdır. Mü’minin yüzüne tokat
vurmak da mü’mine haramdır. Onu itip kakarak incitmesi de haramdır. İyice
tebliğ edebildim mi? Allahım, sen şahit ol.24Ey insanlar! Yeryüzü
Allah ve Rasûlüne aittir. İnsanlar, ‘Allah’tan başka ilâh yoktur’ deyip, benim
Allah’ın Rasulü olduğumu kabul edinceye kadar, insanlarla mücadele etmem,
savaşmam emredildi. İnsanlar Kelime-i tevhidi söyleyince, kanlarını canlarını
ve mallarını korumuş olurlar. Ancak İslâm’ın koyduğu sorumluluk gereği
uygulanan gerekçeli karara dayalı cezalar müstesnadır. Âhiretteki hesapları ise
Allah’a aittir. Kendinize, birbirinize haksızlık etmeyin.25Ey
mü’minler, benden sonra küfre dönmeyin, birbirinin boynunu vuran kâfirler
haline gelmeyin. Size, sımsıkı sarıldığınız sürece aslâ hak yoldan
uzaklaşmayacağınız apaçık dinî, ilmî, idarî, siyasî kuralları içeren Allah’ın
kitabı Kur’an’ı ve Rasûlü’nün sünnetini bıraktım. Bunlarla amel ediniz,
davranışlarınıza Kur’an ve sünneti yansıtınız. Bir de soyumdan yakınlarımı,
Ehl-i beytimi bıraktım. İyice tebliğ edebildim mi? Allah’ım, sen şahit ol.26Ey
insanlar! Rabbiniz birdir, babanız birdir. İslâm’da insanlar eşittir. Hepiniz
Âdem’in çocuklarısınız, Âdem de topraktan yaratıldı. Allah katında en
değerliniz, en çok Allah’a sığınanız, emirlerine yapışanınız, günahlardan
arınanınız, azabından korunanızdır. Bir Arab’ın, Arap olmayana, bir başkasının
Arab’a, bir siyahın bir kızılderiliye, bir kızılderilinin bir siyaha, takvanın
dışında bir üstünlük sebebi yoktur. “Ey iman edenler, biz sizi bir erkekle bir
kadından, bir asıldan yarattık. Birbirinizle tanışmanız, işlerinizi tedbirle
idâre etmeniz, karşılıklı olarak, İslâmî kurallarla örtüşen milletlerarası
teamüllere uymanız, yardımlaşmanız, kültür ve medeniyet alış-verişinde
bulunmanız, birbirinize iyiliği tavsiye etmeniz için, sizi milletler ve
kabileler haline getirdik. Allah yanında en değerliniz, en üstününüz, en çok
Allah’a sığınanınız, emirlerine yapışanınız, en çok günahlardan arınıp azaptan
korunanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip
çıkarak şahsiyetli davrananınız, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde
olanınızdır. Allah her şeyi bilir, gizli-açık her şeyden haberdardır (Hucurat,
49/13).Ey insanlar! Görünürdeki organları kesilmiş bir Habeşli bile başınıza
getirilse, size Allah’ın kitabındaki hükümleri uyguladığı sürece, dinleyin ve
itaat edin. İyice tebliğ edebildim mi? Allah’ım, sen de şahit ol.27(İnsanlar,
evet, dediler)Burada bulunanlar, sözlerimi bulunmayanlara iletsinler.Ey
insanlar! İyi dinleyin! Bütün peygamberlerin daveti geçmişte kalmış, görevleri
sona ermiştir. Yalnızca benim davetim ve görevim devam etmektedir. Ben
insanların ihtiyacı sebebiyle Rabbimin katında davetimi, görevimi kıyamet
gününe kadar muhafaza ettim. Ben önceki ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla
övüneceğim. Beni mahcup etmeyin, yüzümü kara çıkarmayın.28İyi
dinleyin, bir kısım insanlar için elimden bir şey gelmezken bir kısmını kurtaracağım.
Ya Rabbî eshabım, diyeceğim. Bana, senden sonra din adına neler icat
ettiklerini bilmiyorsun, buyuracak. Ben cennetteki havuz başında sizi bekleyen
öncünüzüm.29Ey insanlar! Allah, her hak sahibinin hakkını, her
vârisin, mirastaki payını belirlemiştir. Vârise vasiyet yapılamaz. Vasiyet
terekenin üçte birini de geçemez. Çocuk meşrû eşe aittir. Zina edenin hak
sahipliği sözkonusu değildir. Hâmisinin, âmirinin, ortağının, işvereninin,
efendisinin sağladığı imkânlara nankörce davranan, Allah’ın Muhammed’e
indirdiği Kur’an’ı inkâr ediyor demektir. Babasından başkasına mensubiyet öne
süren veya efendisinden başkasını veli edinen, Allah’ın, meleklerin ve bütün
insanların lânetine uğrasın. Böylesinin ne azabı geri çevrilir, ne ceza yerine
fidye alınır.30Ey insanlar! Dinde aşırılıktan sakının. Sizden
öncekileri kesinlikle dinde aşırılıkları helâk etmiştir. Hacdaki amelleri,
davranışları benden öğrenin. Bu seneden sonra bir daha haccedip edemeyeceğimi
bilemiyorum. Bu öğütlerimi burada bulunanlar bulunmayanlara ulaştırsın.
Öğütlerimin ulaştırıldığı bazı kimseler burada dinleyenlerden daha iyi
anlayarak, daha iyi muhafaza edebilirler, nice kimseler uygulayarak daha mutlu
olabilirler.31Ey insanlar! Allah sözlerimi işitip de belleyene,
rahmetini merhametini ihsan etsin. Allah yüzünü ağartsın. Mânâ yüklü sözlerimi
anlamadan ezberleyen birçok insan var. Derin mânâlar içeren sözlerimi bilen
birçok insan, kendisinden daha yüksek anlayış sahiplerine bu sözlerimi
ulaştırsın. Üç vasfa, üç davranışa sahip olan;Samimiyetle Allah rızası için
dinî görevlerini yerine getiren, Müslüman idarecilere samimi davranan ve itaat
eden, İslâm toplumunun birliğini ve bütünlüğünü koruyan mü’minle-rin İslâm’a
hıyanet etmeyeceğini, kalplerinden İslâm’ı atmaya-cağını bilin. Bütün mü’minler
gelecek nesilleri, İslâm ile şereflenme-miş insanları İslâm’a davet ederek
İslâm’ı tebliğ ve davet görevini yerine getirmelidirler.32Benim
dışımda benden sonra peygamber görevlendiril-meyecektir. Sizin dışınızda ümmet
de olmayacaktır. Rabbinizi ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak rabbinize
teslim olun, saygıyla rabbinize kulluk ve ibadet edin. Rabbinizin şeriatine
boyun eğin, âdâbına, erkânına riayet ederek beş vakit namazı aksatmadan âşikâre
kılın. Vicdanı, serveti, sosyal bünyeyi arındıran, berekete vesile olan zekâtı
verin. Ramazan orucunu tutun. Yöneticilerinize itaat edin ki rabbinizin
cennetine giresiniz.33Ey insanlar! Yarın beni size soracaklar. Ne
dersiniz? Peygamberlik görevimi yerine getirdim mi? Vazifemi yaptım mı?(Orada
bulunanlar, evet yemin ederiz ki, tebliğ ettin, bize tavsiyelerde ve öğütlerde
bulundun, böylece şehadet ederiz, dediler).Şâhit ol yâ Rabbi, şâhit ol yâ
Rabbi, şâhit ol yâ Rabbi...Size selâm ve selâmet diliyorum, Allah’ın rahmet ve
bereket ihsanını niyaz ediyorum.34(Sonra insanlara veda etti. Bunun
üzerine insanlar, “bu veda haccı” dediler).
1 M.
Hamidullah, Mecmûatü’l-Vesâikü’s-siyasiyye (Vesâik) 360; İbn
Abdirabbih 4/53-55. 2 Vesâik, 360. 3 Yakubî, 2/110; Vesâik, 360; Beyhakî, Sünen-i Kübrâ, 10/180; Sa-
hih-i İbn Huzeyme, 4/255; Kur’ân-ı Kerîm, 7/158. 4 Vesâik, 361; Buhârî, “Hac” 132; “Megazi” 78; “Tevhid” 24, “Edahi”
5, “Fiten” 8; “Edeb” 42; Müslim, “Hac” 283; Müsned-i Ahmed,
7/ 307. 5 Müsned-i Ahmed, 7/307. 6 Müslim, “Kasame” 26; Müsned-i Ahmed, 7/307; İbn Sa‘d, 2/186. 7 Yakubî, 2/109-110; Kur’ân-ı Kerîm, 11/ 85. 8 Vesâik, 361, 364; İbn Mâce, “Sadaka” 9; Kur’ân-ı Kerîm, 2/283. 9 Yakubî, 2/109-110. 10 Vesâik, 361; Darimî, “Büyû‘” 3. 11 Yakubî, 2/109-110. 12 Darimî, “Menâsik” 84; Müsned-i Ahmed, 7/330. 13 Müslim, “Hac” 132. 14 Vesâik, 361; Darimî, “Menâsik” 34; Müsned-i Ahmed, 7/376. 15 Vesâik, 361. 16 Vesâik, 361; Yakubî, 2/110. 17 Tirmizî, “Tefsürü’l-Kur’an” 10. 18 Vesâik, 361. 19 Vesâik, 367; Taberânî, Mu‘cemü’l-kebîr, 8/229. 20 Vesâik, 361, 365. 21 Vesâik, 361-362; İbn Mâce, “Menâsik” 84; Müsned-i Ahmed, 7/376;
Tirmizî, “Tefsîrü’l-Kur’an” 10; Kur’ân-ı Kerîm, 4/34. 22 Yakubî, Târîhu’l-Ya‘kubî, 2/109-110; Kur’ân-ı Kerîm, 16/24. 23 Vesâik, 364-367; Tirmizî, “Tefsîrü’l-Kur’an” 10; Yakubî, Târîhu’l-
Ya‘kubî, 2/110; Kur’ân-ı Kerîm, 49/12-13.
Abdirabbih 4/53-55. 2 Vesâik, 360. 3 Yakubî, 2/110; Vesâik, 360; Beyhakî, Sünen-i Kübrâ, 10/180; Sa-
hih-i İbn Huzeyme, 4/255; Kur’ân-ı Kerîm, 7/158. 4 Vesâik, 361; Buhârî, “Hac” 132; “Megazi” 78; “Tevhid” 24, “Edahi”
5, “Fiten” 8; “Edeb” 42; Müslim, “Hac” 283; Müsned-i Ahmed,
7/ 307. 5 Müsned-i Ahmed, 7/307. 6 Müslim, “Kasame” 26; Müsned-i Ahmed, 7/307; İbn Sa‘d, 2/186. 7 Yakubî, 2/109-110; Kur’ân-ı Kerîm, 11/ 85. 8 Vesâik, 361, 364; İbn Mâce, “Sadaka” 9; Kur’ân-ı Kerîm, 2/283. 9 Yakubî, 2/109-110. 10 Vesâik, 361; Darimî, “Büyû‘” 3. 11 Yakubî, 2/109-110. 12 Darimî, “Menâsik” 84; Müsned-i Ahmed, 7/330. 13 Müslim, “Hac” 132. 14 Vesâik, 361; Darimî, “Menâsik” 34; Müsned-i Ahmed, 7/376. 15 Vesâik, 361. 16 Vesâik, 361; Yakubî, 2/110. 17 Tirmizî, “Tefsürü’l-Kur’an” 10. 18 Vesâik, 361. 19 Vesâik, 367; Taberânî, Mu‘cemü’l-kebîr, 8/229. 20 Vesâik, 361, 365. 21 Vesâik, 361-362; İbn Mâce, “Menâsik” 84; Müsned-i Ahmed, 7/376;
Tirmizî, “Tefsîrü’l-Kur’an” 10; Kur’ân-ı Kerîm, 4/34. 22 Yakubî, Târîhu’l-Ya‘kubî, 2/109-110; Kur’ân-ı Kerîm, 16/24. 23 Vesâik, 364-367; Tirmizî, “Tefsîrü’l-Kur’an” 10; Yakubî, Târîhu’l-
Ya‘kubî, 2/110; Kur’ân-ı Kerîm, 49/12-13.
23a
Hakim, el Müstedrek 4/294-295
24 Yakubî,
Târîhu’l-Ya‘kubî, 2/110; Vesâik, 363; Buhârî, “Cizye” 5;
“İkrah” 2; Müslim, “Cihad” 20. 25 Vesâik, 362, 365; Tirmizî, “Menâkıb” 32; Müslim, “Kasâme” 26;
Buhârî, “Hudud” 10; Yakubî, Târîhu’l-Ya‘kubî, 2/110; Muvatta‘, “Ka-
der” 3; Ebû Dâvûd, “”Talâk” 40; Dârimî, “Mukaddime” 24; “Talâk”
10; Müsned-i Ahmed, 1/75, 3/212, 286, 4/206, 5/30. 26 Vesâik, 362; Müsned-i Ahmed, 9/127; Yakubî, Târîhu’l-Ya‘kubî,
2/110. 27 Neseî, Sünenü’l-kübrâ, 4/431 (7815. hadis); Müsned-i Ebî Avâne,
4/402. 28 Taberânî, Mu‘cemü’l-kebîr, 8/141; Vesâik, 367. 29 İbn Mâce, “Menâsik” 76. 30 Vesâik, 362; Müsned-i Ahmed, 6/207; Yakubî, Târîhu’l-Ya‘kubî,
2/110; İbn Hişâm, 4/219. 31 Ebû Dâvûd, “Menâsik” 77; Neseî, “Menâsık” 217; İbn Mâce
“Menâsık” 63; Müsned-i Ahmed, 1/215, 347, 7/376. 32 Dârimî, “Mukaddime” 24. 33 Vesâik, 365; Taberânî, Mu’cemü’l-kebîr, 8/115, 136, 138, 303; Kur’ân-ı Kerîm, 21/ 92, 23/52. 34 Ebû Dâvûd, “Menâsik” 56.
“İkrah” 2; Müslim, “Cihad” 20. 25 Vesâik, 362, 365; Tirmizî, “Menâkıb” 32; Müslim, “Kasâme” 26;
Buhârî, “Hudud” 10; Yakubî, Târîhu’l-Ya‘kubî, 2/110; Muvatta‘, “Ka-
der” 3; Ebû Dâvûd, “”Talâk” 40; Dârimî, “Mukaddime” 24; “Talâk”
10; Müsned-i Ahmed, 1/75, 3/212, 286, 4/206, 5/30. 26 Vesâik, 362; Müsned-i Ahmed, 9/127; Yakubî, Târîhu’l-Ya‘kubî,
2/110. 27 Neseî, Sünenü’l-kübrâ, 4/431 (7815. hadis); Müsned-i Ebî Avâne,
4/402. 28 Taberânî, Mu‘cemü’l-kebîr, 8/141; Vesâik, 367. 29 İbn Mâce, “Menâsik” 76. 30 Vesâik, 362; Müsned-i Ahmed, 6/207; Yakubî, Târîhu’l-Ya‘kubî,
2/110; İbn Hişâm, 4/219. 31 Ebû Dâvûd, “Menâsik” 77; Neseî, “Menâsık” 217; İbn Mâce
“Menâsık” 63; Müsned-i Ahmed, 1/215, 347, 7/376. 32 Dârimî, “Mukaddime” 24. 33 Vesâik, 365; Taberânî, Mu’cemü’l-kebîr, 8/115, 136, 138, 303; Kur’ân-ı Kerîm, 21/ 92, 23/52. 34 Ebû Dâvûd, “Menâsik” 56.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder