İki haftayı aşan bir süreden beri başta İstanbul olmak üzere
ülkemizin değişik şehirlerinde haklı veya haksız hangi gerekçe ile olursa olsun
birçok faaliyet gerçekleştirildi. Bu faaliyetler sonucunda olumsuz olduğu gibi
olumlu anlamlarda bir takım neticeler ortaya çıkmıştır. Ülkemiz yönetiminde en
üst kademde görev yapanlar dahil olmak üzere yapılanlara hemen hemen herkes
müdahil olmuştur. Faaliyette bulunanları anlamaya çalışmışlar, onlarla ve
temsilcileri ile görüşmüşlerdir. Bu
görüşmeler sonucunda, daha önce yüksek olan tansiyon oldukça düşmüş, görüşmeler
de taleplerin karşılanması hususunda adımlar atılmış ve atılmaya da devam
edileceği beyan edilmiştir.
Artık
faaliyetlerini sürdürenlere bir görev düşmektedir. Bütün yapılanları tadında
bırakmak… İyi de olsa kötü de olsa yaşananlar yaşanmıştır. Yaşananlarla ilgili
yapılması gerekenler vardır. Onları gözlemlemek, takip etmek görevi de bütün
ülkemiz halkına ve özellikle de faaliyetlere katılanlara düşmektedir.
Eğer
faaliyetlerini sürdürenler, bu faaliyetlere devam edecek olursa, ülkemizin
ödeyeceği fatura daha da büyük olacaktır. Tabii ki faaliyetlerini sürdürenlerin
ödeyeceği fatura da o nispetle artacaktır.
Vazgeçmek
olayların üstünü kapatmak değildir. Başka
platformlarda ve meşru yollarla da yapılması gerekenler yapılabilir. Bu
yollar çok ve değişiktir.
Birkaç
öneri;
1-Hukuk
içinde kalmak kaydı ile başka yerlerde (açık ve kapalı alanlarda) her türlü toplantı
ve gösteri yapılabilir,
2-Sosyal
medya araçları her zaman ve her ortamda kullanılarak talepler canlı
tutulabilir.
3-Bir
hukuk devleti olduğunu düşündüğüm ülkemizde, bireysel ve kurumsal tüm taraflar
bütün hukuki yolları kullanılabilir,
4-İç
hukuk yollarının yeterli olmadığı durumlar da
zaman zaman kullanılan
uluslararası hukuki yollar dahi kullanılabilir,
5-
Beğensek te, beğenmesek te bu ülkenin yasama ve yürütme organları nezdinde her
türlü bireysel ve kurumsal girişimlere başvurulabilir.
6-Ülkemizdeki
her ne amaçla olursa olsun faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşları ile
birlikte hareket edilerek, istenilen meşru sonuçların alınması yoluna
gidilebilir.
7-uluslararası
alanda faaliyet gösteren fakat art niyet taşımayan sivil toplum kuruluşları da
bu konuda birer baskı unsuru olarak kullanılabilir.
8-Demokrasinin
vazgeçilmez unsuru olan seçimlere kadar sabredilebilir.
Şimdi de, faaliyetlerin sürmesi
durumunda, ortaya çıkacak sonuçlara biraz değinelim;
1-
Kamu düzeni bozulmaya ve devletin otoritesi
sarsılmaya devam edecek,
2-
Otoriteyi kurmak isteyecek olan devlet, faaliyet
gösterenler üzerinde baskıyı artıracak,
3-
Artarak devam edecek, vurmalar, kırmalar
sunucunda mala ve cana zararlar gelecek, Allah saklasın ölümler olacak.
4-
Ülkemizin dış itibarı daha da aşağı düşecek. İç
ve dış düşmanlar bütün bunları daha öce olduğu gibi daha da abartarak aleyhimizde
kullanacak,
5-
Ülkemizin ekonomisi başta turizm sektörü olmak
üzere olumsuz etkilenecek,
6-
Ekonomik veriler ve her geçen gün kötüleşecek, başta
işsizlik ve hayat pahalılığı artarak devam edecek ve geçmişe (1980’ler öncesi)
döneceğiz.
7-
Geleceğimiz olan çocuklarınızın önüne
kaldırmamız gereken engeller varken, yeni engeller koyacağız.
Bütün bu yazdıklarıma daha
çok ve değişik fikirler ekleyebilirim,
sizler de ekleyebilirsiniz, bu çokta önemli değil, önemli olan tek şey; bu
faaliyetlerin artık sona erdirilmesi gerçeğidir.
Bu ülkeyi seven, kendini ve bu
halkı seven, kendi geleceğini, ülkesinin ve halkının geleceğini düşünen ve
insan olana düşen bu dur.
Sağ duyusu olanlara duyurulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder