15 Haziran 2013 Cumartesi

BİR ÇAĞRIM VAR

İki haftayı aşan bir süreden beri başta İstanbul olmak üzere ülkemizin değişik şehirlerinde haklı veya haksız hangi gerekçe ile olursa olsun birçok faaliyet gerçekleştirildi. Bu faaliyetler sonucunda olumsuz olduğu gibi olumlu anlamlarda bir takım neticeler ortaya çıkmıştır. Ülkemiz yönetiminde en üst kademde görev yapanlar dahil olmak üzere yapılanlara hemen hemen herkes müdahil olmuştur. Faaliyette bulunanları anlamaya çalışmışlar, onlarla ve temsilcileri ile görüşmüşlerdir.  Bu görüşmeler sonucunda, daha önce yüksek olan tansiyon oldukça düşmüş, görüşmeler de taleplerin karşılanması hususunda adımlar atılmış ve atılmaya da devam edileceği beyan edilmiştir.
                Artık faaliyetlerini sürdürenlere bir görev düşmektedir. Bütün yapılanları tadında bırakmak… İyi de olsa kötü de olsa yaşananlar yaşanmıştır. Yaşananlarla ilgili yapılması gerekenler vardır. Onları gözlemlemek, takip etmek görevi de bütün ülkemiz halkına ve özellikle de faaliyetlere katılanlara düşmektedir.
                Eğer faaliyetlerini sürdürenler, bu faaliyetlere devam edecek olursa, ülkemizin ödeyeceği fatura daha da büyük olacaktır. Tabii ki faaliyetlerini sürdürenlerin ödeyeceği fatura da o nispetle artacaktır.
                Vazgeçmek olayların üstünü kapatmak değildir. Başka  platformlarda ve meşru yollarla da yapılması gerekenler yapılabilir. Bu yollar çok ve değişiktir.
                Birkaç öneri;
                1-Hukuk içinde kalmak kaydı ile başka yerlerde (açık ve kapalı alanlarda) her türlü toplantı ve gösteri yapılabilir,
                2-Sosyal medya araçları her zaman ve her ortamda kullanılarak talepler canlı tutulabilir.
                3-Bir hukuk devleti olduğunu düşündüğüm ülkemizde, bireysel ve kurumsal tüm taraflar bütün hukuki yolları kullanılabilir,
                4-İç hukuk yollarının yeterli olmadığı durumlar da  zaman  zaman kullanılan uluslararası hukuki yollar dahi kullanılabilir,
                5- Beğensek te, beğenmesek te bu ülkenin yasama ve yürütme organları nezdinde her türlü bireysel ve kurumsal girişimlere başvurulabilir.
                6-Ülkemizdeki her ne amaçla olursa olsun faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşları ile birlikte hareket edilerek, istenilen meşru sonuçların alınması yoluna gidilebilir.
                7-uluslararası alanda faaliyet gösteren fakat art niyet taşımayan sivil toplum kuruluşları da bu konuda birer baskı unsuru olarak kullanılabilir.
                8-Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan seçimlere kadar sabredilebilir. 
Şimdi de, faaliyetlerin sürmesi durumunda, ortaya çıkacak sonuçlara biraz değinelim;
1-      Kamu düzeni bozulmaya ve devletin otoritesi sarsılmaya devam edecek,
2-      Otoriteyi kurmak isteyecek olan devlet, faaliyet gösterenler üzerinde baskıyı artıracak,
3-      Artarak devam edecek, vurmalar, kırmalar sunucunda mala ve cana zararlar gelecek, Allah saklasın ölümler olacak.
4-      Ülkemizin dış itibarı daha da aşağı düşecek. İç ve dış düşmanlar bütün bunları daha öce olduğu gibi daha da abartarak aleyhimizde kullanacak,
5-      Ülkemizin ekonomisi başta turizm sektörü olmak üzere olumsuz etkilenecek,
6-      Ekonomik veriler ve her geçen gün kötüleşecek, başta işsizlik ve hayat pahalılığı artarak devam edecek ve geçmişe (1980’ler öncesi) döneceğiz.
7-      Geleceğimiz olan çocuklarınızın önüne kaldırmamız gereken engeller varken, yeni engeller koyacağız.

Bütün bu yazdıklarıma daha çok  ve değişik fikirler ekleyebilirim, sizler de ekleyebilirsiniz, bu çokta önemli değil, önemli olan tek şey; bu faaliyetlerin artık sona erdirilmesi gerçeğidir.
Bu ülkeyi seven, kendini ve bu halkı seven, kendi geleceğini, ülkesinin ve halkının geleceğini düşünen ve insan olana düşen bu dur.

Sağ duyusu olanlara  duyurulur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder