28 Haziran 2013 Cuma

PEYGAMBER EFENDİMİZİN (S.A.V.) VEDA HUTBESİ


Efendimizin vefatından evvelki son hac ziyareti sırasında
Bismillahirrahmanirrahim
"Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.
"İnsanlar! bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz ( Mekke ) nasıl bir mübarek şehir ise canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.
"Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O’ da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakin benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki burada bulunan kimse, bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.
"Ashabım! "Kimin yanında bir emanet varsa, onu hemen sahibine versin. Biliniz ki faizin her çeşidi kaldırılmıştır. Allah böyle hükmetmiştir. İlk kaldırdığım faizde Abdülmuttalib`in oğlu (amcam) Abbas`in faizidir. Lakin ana paranız size aittir. Ne zulmediniz nede zulme uğrayınız.
"Ashabım! "Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib`in torunu İlyas Bin Rabia'nın kan davasıdır.
"Ey insanlar! "Muhakkak ki Şeytan şu toprağınızda kendisine tapınmaktan tamamen ümidini kesmiştir. Fakat siz bunun dışında ufak tefek işlerinizde ona uyarsınız bu da onu memnun edecektir. Dinimizi korumak için bunlardan da sakınınız.
"Ey insanlar! "Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah'in emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah'in emri ile helal kildiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınlarında sizin üzerinizde hakki vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırsa Allah size onları yatakların yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınlarında sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve adete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
"Ey müminler! "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç saşirmazsınız. O emanetler Allah'in kitabi Kur' an-i Kerim ve Peygamberinin sünnetidir.
"Müminler! "Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz . Müslüman Müslüman`in kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman kardeşinin kanı da, malı da helal olmaz. Fakat malini gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.
"Ey insanlar! " Cenabi-i Hak her hak sahibine hakkini vermiştir. Her insanin mirastan hissesi ayrılmıştır. Mirasçıya vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuş ise ona aittir. Zina eden kimse için mahrumiyet vardır. Babasından başkasına ait soy iddia eden soysuz yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan köle Allah'in meleklerinin ve bütün insanların lanetine uğrasın. Cenab-ı hakk bu gibi insanların ne tövbelerini nede adalet ve şahadetlerini kabul eder .
"Ey insanlar! " Rabbiniz birdir. Babanızda birdir. Hepiniz Adem`in çocuklarısınız. Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi kırmızı tenlinin siyah üzerine siyahında kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız Ondan en çok korkanınızdır. "Azası kesik siyahi bir köle başınıza amir olarak tayin edilse sizi Allah'in kitabi ile idare ederse onu dinleyiniz ve itaat ediniz. "Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba oğlunun suçu üzerine oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. "Dikkat ediniz! Su dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:

•Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.
•Allah'in haram ve dokunulmaz kıldığı cani haksiz yere öldürmeyeceksiniz.
•Hırsızlık yapmayacaksınız.
•İnsanlar "la ilahe illallah" deyinceye kadar onlarla cihad etmek üzere emrolundum. Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Hesapları ise Allah'a aittir.
"İnsanlar! "Yarin beni sizden soracaklar ne diyeceksiniz? Sahabe-i kiram hep birden söyle dediler; "Allah’in elçiliğini ifa ettiniz, vazifenizi hakkıyla yerine getirdiniz, bize vasiyet ve nasihatte bulundunuz, diye şahadet ederiz". Bunun üzerine Resul' i Ekrem Efendimiz sahadet parmağını kaldırdı, sonrada cemaatin üzerine çevirip indirdi ve söyle buyurdu;
"Şahid ol Yarab ! Şahid ol Yarab! Şahid ol Yarab!"

15 Haziran 2013 Cumartesi

BİR ÇAĞRIM VAR

İki haftayı aşan bir süreden beri başta İstanbul olmak üzere ülkemizin değişik şehirlerinde haklı veya haksız hangi gerekçe ile olursa olsun birçok faaliyet gerçekleştirildi. Bu faaliyetler sonucunda olumsuz olduğu gibi olumlu anlamlarda bir takım neticeler ortaya çıkmıştır. Ülkemiz yönetiminde en üst kademde görev yapanlar dahil olmak üzere yapılanlara hemen hemen herkes müdahil olmuştur. Faaliyette bulunanları anlamaya çalışmışlar, onlarla ve temsilcileri ile görüşmüşlerdir.  Bu görüşmeler sonucunda, daha önce yüksek olan tansiyon oldukça düşmüş, görüşmeler de taleplerin karşılanması hususunda adımlar atılmış ve atılmaya da devam edileceği beyan edilmiştir.
                Artık faaliyetlerini sürdürenlere bir görev düşmektedir. Bütün yapılanları tadında bırakmak… İyi de olsa kötü de olsa yaşananlar yaşanmıştır. Yaşananlarla ilgili yapılması gerekenler vardır. Onları gözlemlemek, takip etmek görevi de bütün ülkemiz halkına ve özellikle de faaliyetlere katılanlara düşmektedir.
                Eğer faaliyetlerini sürdürenler, bu faaliyetlere devam edecek olursa, ülkemizin ödeyeceği fatura daha da büyük olacaktır. Tabii ki faaliyetlerini sürdürenlerin ödeyeceği fatura da o nispetle artacaktır.
                Vazgeçmek olayların üstünü kapatmak değildir. Başka  platformlarda ve meşru yollarla da yapılması gerekenler yapılabilir. Bu yollar çok ve değişiktir.
                Birkaç öneri;
                1-Hukuk içinde kalmak kaydı ile başka yerlerde (açık ve kapalı alanlarda) her türlü toplantı ve gösteri yapılabilir,
                2-Sosyal medya araçları her zaman ve her ortamda kullanılarak talepler canlı tutulabilir.
                3-Bir hukuk devleti olduğunu düşündüğüm ülkemizde, bireysel ve kurumsal tüm taraflar bütün hukuki yolları kullanılabilir,
                4-İç hukuk yollarının yeterli olmadığı durumlar da  zaman  zaman kullanılan uluslararası hukuki yollar dahi kullanılabilir,
                5- Beğensek te, beğenmesek te bu ülkenin yasama ve yürütme organları nezdinde her türlü bireysel ve kurumsal girişimlere başvurulabilir.
                6-Ülkemizdeki her ne amaçla olursa olsun faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşları ile birlikte hareket edilerek, istenilen meşru sonuçların alınması yoluna gidilebilir.
                7-uluslararası alanda faaliyet gösteren fakat art niyet taşımayan sivil toplum kuruluşları da bu konuda birer baskı unsuru olarak kullanılabilir.
                8-Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan seçimlere kadar sabredilebilir. 
Şimdi de, faaliyetlerin sürmesi durumunda, ortaya çıkacak sonuçlara biraz değinelim;
1-      Kamu düzeni bozulmaya ve devletin otoritesi sarsılmaya devam edecek,
2-      Otoriteyi kurmak isteyecek olan devlet, faaliyet gösterenler üzerinde baskıyı artıracak,
3-      Artarak devam edecek, vurmalar, kırmalar sunucunda mala ve cana zararlar gelecek, Allah saklasın ölümler olacak.
4-      Ülkemizin dış itibarı daha da aşağı düşecek. İç ve dış düşmanlar bütün bunları daha öce olduğu gibi daha da abartarak aleyhimizde kullanacak,
5-      Ülkemizin ekonomisi başta turizm sektörü olmak üzere olumsuz etkilenecek,
6-      Ekonomik veriler ve her geçen gün kötüleşecek, başta işsizlik ve hayat pahalılığı artarak devam edecek ve geçmişe (1980’ler öncesi) döneceğiz.
7-      Geleceğimiz olan çocuklarınızın önüne kaldırmamız gereken engeller varken, yeni engeller koyacağız.

Bütün bu yazdıklarıma daha çok  ve değişik fikirler ekleyebilirim, sizler de ekleyebilirsiniz, bu çokta önemli değil, önemli olan tek şey; bu faaliyetlerin artık sona erdirilmesi gerçeğidir.
Bu ülkeyi seven, kendini ve bu halkı seven, kendi geleceğini, ülkesinin ve halkının geleceğini düşünen ve insan olana düşen bu dur.

Sağ duyusu olanlara  duyurulur.