7 Nisan 2019 Pazar

SUDAN'DA DARBE GİRİŞİMİ



SUDAN’DA DARBE GİRİŞİMİ

Dünyanın neresinde Türkiye ile ilişkisi iyi olan ülke varsa ona operasyon yapılıyor! 

Asıl hedef Türkiye! Çünkü Türkiye üzerinde emelleri olan ülke ve güçler, ülkemizin iyi ilişkilerini baltalayarak uluslararası arenada yalnız kalması için çaba gösteriyor. Bunun son örneğini de Sudan’da görmekteyiz. Özellikle bazı Arap ülkeleri ve batılı güçler burada da başrolü üstlenmiş durumda.

Sudan'da ekmek fiyatlarını protesto için başlayan eylemler, 30 yıldır ülkeyi yöneten Ömer el-Beşir'e karşı isyana çevrildi.
Sevakin Adası’nın Önemi

19. yüzyıla kadar Osmanlı toprağı olan Sevakin Adası, Sudan tarafından 99 yıllığına Türkiye’ye tahsis edildi. 1517’de Mısır’ın fethiyle Osmanlı yönetimine geçen, 400 yıl doğrudan İstanbul’dan yönetilen ve Afrika’nın hac kapısı olan Sevakin Adası’nda artık askeri üs bulunduracağız.
Sudan Dış işleri Bakanı İbrahim Gandur, Türkiye’nin Sevakin bölgesini restore edeceğini, askeri ve sivil gemilerin kullanabileceği, bakım ve onarımı için bir bir deniz üssü inşa edileceğini belirtmişti.

TSK, Ada’da kurulacak olan askeri üsse ilişkin etüt çalışmalarını tamamladı. Üs’sün konuşlanacağı yer belirlendi. Kısa süre içerisinde bölgede askeri konuşlanma başlayacak. TSK’nın, Ada da deniz üssü olarak üslenmekle birlikte, kara ve hava unsurlarını da içeren bir üs teşkil etmesi bekleniyor. Ada da sabit bir kara unsuru görev yapacak. Rtasyon halinde bu güç deniz ve hava unsurlarıyla desteklenecek.
Sevakin Adası’nın Tarihçesi
Ada; bugünkü Eritre, Cibuti ve Kuzey Somali’yi kapsayan Habeş eyaleti valilerinin ikamet adresiydi. Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Mısır’ı fethetmesiyle Türk topraklarına katılan ada, eyaletin merkeziydi. Kızıldeniz ve Hicaz’ın güvenliğini, bu Ada’dan sağlayan Osmanlı İmparatorluğu, bölgeye önce kaleler ardından idari binalar, camiler, hanlar, hamamlar inşa etti.
Kızıldeniz, “ticaretin kilit noktası” olan Ada sayesinde “Osmanlı’nın iç denizi” haline geldi. Ada’da tarihi Osmanlı Limanı’nın yanı sıra Gümrük Binası, Hanefi ve Şafi camileri gibi önemli eserler yer alıyor. Osmanlı döneminde Kızıldeniz ve Hicaz’ın denizden gelecek tehlikelere karşı güvenliği Sevakin Adası üzerinden sağlanıyordu.

Sudan’ın kuzey doğusunda, Kızıldeniz kıyısında liman şehri olan Sevakin, geçmişte Nubye bölgesinin en mühim limanı iken, 30 kilometre kuzeydeki Port Sudan’ın kurulmasıyla önemi azalmıştır. 1882’de İngilizler’in Mısır’ı işgaliyle, Osmanlı’nın hakimiyetinden çıkan Ada, Lozan Antlaşması’nın 17. maddesi uyarınca, İngiliz işgalindeki Mısır’a bırakıldı.
1956 yılında, İngilizler’e karşı bağımsızlığını kazanan Sudan topraklarının parçası oldu. Afrika’dan hac kafilelerinin deniz yoluyla kutsal topraklara uğurlandığı Ada da 40 binden fazla Sudan’lı yaşıyor. Ekonomi ve altyapının az olduğu ada sakinleri, balıkçılık yaparak geçim sağlıyor. Ada’da yaşayanlar, iş olanakları nedeniyle son yıllarda Kızıldeniz eyaleti merkez şehri Port Sudan’a göç ediyor.

Ada’da, 3.Ramses M.Ö 10. yüzyılda bir liman inşa etti. Afrika’nın Kızıldeniz’e açılan ticaret limanı olan Sevakin, yine Afrikalı Müslümanlar’ın Mekke’ye gitmek için hac kapısı oldu. 1918’deki büyük depremden sonra Ada harabeye döndü. Adanın sığ suları, mercan yapısı sebebiyle ve 20. yüzyılda Sudan limanı’nın inşasıyla ticari önemini kaybetti. Ada şimdi eski kalıntılarıyla bir turizm sanayine dönüştü. Ada günümüzde de, Afrika’lı Müslümanlar’ın Hac limanı’dır.
Türkiye’nin Sevakin Stratejisi
Türkiye için stratejik öneme sahip olan Sevakin Adası’nın, Kızıldeniz’e ve Körfez ülkelerine yakınlığı dikkat çekmektedir. Somali, Katar ve Sevakin’de de üs kuran Türkiye, bölgede ki askeri ve sosyal gücünü yükseltmektedir. Türkiye’nin bölgede olan tarihi ve kültürel mirası, bölge halklarının Türkiye’ye olan yakınlığı ve Türkiye’deki mevcut yönetimin Osmanlı Devleti’nin devamı gibi görülmesi, Türkiye’nin bölge’de güç kazanmasını sağlamıştır.

Ada’nın restore edilmesi, aynı zamanda Sudan’ın turizm sektörüne de olumlu katkılar sağlayacaktır. ”Afrika’nın Kapısı” olarak adlandırılan Ada, jeopolitik ve jeostratejik yönüyle bölge devletlerinin de dikkatini çekmektedir. Bazı Arap Devletleri’nin mevcut yönetimleri, Türkiye’nin Afrika ülkeleri ile olan ilişkilerinden hoşnutsuz ve rahatsızdır. Türkiye, Ortadoğu’da uyguladığı barışçıl politikalar ve stratejiler ile bölge’de ”Bölgesel Güç” haline gelmiştir.
Uluslararası Arena’da, gelişmiş ülkeler Afrika’ya yönelik ticari ve askeri anlamda politika izlemektedir. Sudan ile Türkiye arasındaki diplomasi, tarihten bu yana olumlu olduğu gibi günümüz itibariyle de bu yakınlaşma gün geçtikte artmaktadır. Türkiye’nin ”Afrika Açılımı Stratejisi”, Somali ve Sudan’dan ibaret değildir. Kıta ülkeleri ile yürütülen yoğun diplomasi çalışmaları her geçen gün artmaktadır.