24 Ekim 2018 Çarşamba

EYT, SİYASET VE YAPILMASI GEREKENLER


EYT, SİYASET VE YAPILMASI GEREKENLER
Birileri de  çıkıp demeli ki ;
Ben bu ülkede hukuku düzenlemeler nasıl yapılmış ise o şekilde, hak ederek emekli olmak istiyorum.
Bu ülkede kimsenin hakkına girmeden, bütçeye ekstra yük yüklemek istemiyorum.
Siyasetçilerden medet ummuyorum, onlardan lütuf  beklemiyorum. Onlar bu ülkenin var olan başka sorunlarına çözüm getirsinler, millete  başka şekilde hizmette bulunsunlar. Onların popülist yaklaşımlarının kabul etmiyorum.
Bana emekli hakkı tanıyarak oy istemesinler, çünkü ben ve oyum o kadar ucuz değildir. Çünkü bazı siyasiler  ve partileri böyle ucuz yollara tevessül ederek oy devşirmeye kalkıyorlar. Başka şeylerde birleşemeyen tuzu kurular, 5 ay sonra yapılacak yerel seçimler için bu ülkede milyonlarca ben ve benim durumumda bulunanları avlamak için ucuz siyaset yapıyorlar. Beni ve benim gibileri keklik gibi ağına düşürmeye kalkıyorlar. Zira çok iyi  biliyorlar ki milyonlarca kişi ( rakamlar 3 ile ile 6 Milyon) seçimlerde sonuçları bile değiştirebilecek büyüklüktedir.
Evet EYT takılan kardeşler  haklısınız, hak ediyorsunuz, emekli olmalısınız  ya sonrasında olabilecekleri de hesaba katıyormusunuz. Yanı şunları:
-Milyonlarca kişi yeni yapılacak bir düzenlemeyle emekliliğe hak kazanarak sisteme dahil  olur ise, bu ülkenin SGK  sistemi  yükün altından kalkabilir mi?
-Ülkemizde  halı hazırda 12,5 milyon’u aşan sayıda emekli, 23 milyona yaklaşan SGK çalışanı bulunmaktadır. Normalde dünya standartlarında her dört çalışana bir emekli düşer, halbuki Türkiye’deki rakamlar bu standartların oldukça dışındadır. Zikredilen yeni emekliler ilave olunca bu sapmanın daha artacağı aşıkardır. Buda emeklilik sistemin ve bütçe açıklarının daha da büyüyeceğine işarettir.
-Evet bir zamanlar bazı siyasetçiler ucuz siyaset yapmak adına böyle hukuku düzenlemeler yaptılar, insanları  38-40 yaşlarında emekli ettiler. Bugünkü SGK  ve bütçe açıkları (Kara delikler ) o günlerin mirasıdır.
-Ülkenin borçları her geçen gün artıyorsa, bunun bir sebebi de emekli maaşlarını dahi ödemek için bile İMF, Dünya Bankası ve diğer uluslararası kredi kuruluşlardan bir zamanlar borç alma zorunda kalan siyasiler ve onların kurdukları hükümetlerdir.

Son olarak emeklilikte yaşa takılanlara söylemek isterim:
-Sorununu gittikçe artan şekilde polemik konusu yapılmasına araç olmayın.
- Sosyal ve ekonomik sorunların çözümünün, beklentilerin karşılanmasının, ülke gerçeklerinden kopuk şekilde ele alınmasına  izin vermeyin.
-Millet olarak sistematik ve ekonomik saldırılara karşı kenetlenelim, sağduyu içinde hep birlikte hareket etmeye devam edelim.
-Ülkemizin itibar ve saygınlığını hedef alan para oyunları karşısında devletimizi ekonomik olarak ayakta tutmak hepimizin en önemli sorumluluklarından biridir.
-Devlet bütçesine büyük yükler getirecek uygulamalardan bir süre daha kaçınalım.
-Siyasi rant peşinde hiçbir zaman olmayalım. Emeklilikte yaşa takılanlar sorunu ve diğer sorunları bütçe ve ekonominin koşulları çerçevesinde, iktidar ve muhalefetin uzlaşması ile çözmek en doğru hareket tarzı olacaktır. Sorumlu siyaset, siyasetçi ve vatandaş olma anlayışı bunu gerektirir.
Vesselam.  


14 Ekim 2018 Pazar

RAHİP BRUNSON’UN BIRAKILMASINA SORULAR VE CEVAPLAR

RAHİP BRUNSON’UN BIRAKILMASINA SORULAR VE CEVAPLAR
Soru1-Şayet Rahip Brunson bırakılmamış olsaydı ve ülke ekonomisine yapılan yeni bir saldırı nedeniyle döviz kurlarında, altında, faizde ve piyasada ki mal ve hizmet fiyatlarda ne gibi bir değişiklik olurdu?
Cevap 1- Bu durumda çok kısa bir süre içinde dövizde; dolar takriben 9-10, Euro 11-12 sınırına, altının gram fiyatı ise 200.-TL sınırına dayanır. TCMB faizleri 10-15 baz puan daha yükseltir, piyasada mal ve hizmetlerin fiyatında % 200 varan artışlar olur. Enflasyon canavarı yeniden hortlar ve halkın alım gücü değişen fiyatlar nispetinde azalır, yanı daha da fakirleşirdik.
Soru 2- Böyle bir duruma nasıl bir eleştiri yapar, karşılık ya da tepki verirdin?
Cevap 2- Muhtemelen şu veya benzer ifadeler kullanırdın: Bir rahip inatlaşması yüzünden ülke battı, bitti, felakete gitti, dibe vurdu, binlerce işyeri kapandı, işimden, aşımdan oldum, evime ekmek bile getiremiyorum, eşimin, çocuklarımın ve kimsenin yüzüne bakamaz oldum… Çığlıklarını her ortamda, ağıza alınmadık küfürler ve beddualar eşliğinde atardın. Bunların da gideceği adres ülkenin seçilmiş Başkanı, Siyasal örgütünün TBMM’ndeki temsilcileri, yöneticileri ve oy tercihlerini onlar lehine yapan vatandaşlar olacaktır.
Soru 3-Bunları söyleyeceğinden neden bu kadar eminim biliyor musun?
Cevap3- Çünkü daha önce yapılan, olumlu ya da olumsuz bütün icraatlar da ve son ekonomik suikasta da benzer sözleri her ortamda dile getiriyorsun da ondan...
Soru 4-Saldırıdan nasiplenen sadece Türkiye’mi ?, işin içinde başka ülkeler de var mı? Saldırının görünen ve görünmeyen nedenleri nelerdir?
Cevap 4- Rahibin serbest kalmasını isteyen gücün asıl amacı ya da meselesi Rahip Brunson'un serbest bırakılması değildi ki! Dünya ya ve yaşadığın ülkenin etrafına dönen olaylara baktığında göreceksin ki, malum güç ; Türkiye’nin yanı sıra, Avrupa Birliği Ülkeleri, Çin, Rusya, Japonya, Türkiye, İran, Brezilya, Meksika gibi ülkelere de ekonomik savaş ilan etti. Bu ülkelere saldırısının arkasındaki asıl neden, dünyada gittikçe kaybolan siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel itibarını ve liderliğini tekrar ele geçirmektir.
Rahip Brunson, malum gücün Türkiye'ye saldırması için bulunmaz bir fırsat ve bahaneydi. Trump denen adam da stratejik ortağı için bu fırsatı ve bahaneyi kullandı. Fakat bu saldırının arka planı ise bambaşkaydı. Diğer ülkelere karşı yukarıda zikredilen nedenlere ek olarak Türkiye’ye has özel nedenler de söz konusuydu. Şöyle ki; Daha önce emir, talimat, darbe ve darbe girişimleri , daha pek çok gerekçe ile isteği gibi yönettikleri Türkiye son 15 yılda artan bir hızla raydan çıkıyordu. Her anlamda ülkenin çehresi değişiyor, ülke büyüyor, gelişiyor, içeride ve dışarıda muktedir oluyor, kendi bölgesinde ve dünyada sözü dinlenir hale geliyordu. Kısaca söz dinlemeden, söz dinletmeye ve Bağımlılıktan bağımsızlığa
terfi etmek!. İşte malum gücün buna eyvallah demesi mümkün değildi. Saldırının arkasındaki gerçek neden bu başkaldırı ve boyun eğmeme halidir!.
Soru 5- Rahip Brunson'un serbest bırakılmasının arkasında pazarlık ya da başka saikler var mıdır ya da olabilir mi? Varsa bu pazarlık ve saikler ülke ve millet lehine ne tür sonuçlar doğurur?
Cevap 5-Dünyanın her yerinde bu ve benzer olaylar çok tartışılır, çok da ses getirir. Yargılama da işin içine girerse aşamaları ve sonuçları da doğal seyrinin dışında tartışılır. Bu olayda da olduğu gibi… Kanaatimce Rahip Brunson’ un aldığı ceza ve serbest kalmasının arkasında pazarlık ve başka saiklerin olma ihtimali yüksektir. Uluslararası ilişkilerde çıkar esasına göre, bu pazarlık ve saiklerin Ülkemiz ve milletimiz açısından olumlu sonuçları olacağı kanaatindeyim. Son bir aylık süreçte malum güç ABD ile Türkiye arasındaki diplomatik görüşme, temas ve açıklamalar bunların sinyallerini vermektedir.
Bana göre Rahip Brunson'un serbest bırakılmasının arkasında pazarlık ya da başka saiklerin Türkiye lehine şu sonuçları olasıdır:
a-Türkiye, başta ekonomik olmak üzere yapılacak yeni operasyonları savuşturmuş ve elini rahatlatmıştır. (Tehlike sıfırlanmadığından itidalı elden hiçbir zaman bırakmamalı)
b-Malum güç daha önce kabul etmediği YPG-PKK bağlantısının varlığını kabullenen açıklamalarda bulunarak, Türkiye’nin tezini kabullenme yoluna girmiştir.
c-Türkiye’nin sınır içi ve dışında teröristlere ve terör örgütlerine karşı yapacağı operasyonlara karşı malum güç tarafından yapılacak siyasi, askeri engellemeler ve her türlü yardımın bertarafı hususunda yeni adımlar atılmış ve atılacaktır.
d- Türkiye ile ABD arasında bozuk olan ilişkilerin normale dönmesi konusunda ortam hazırlıklarında aşama kaydedilmiştir.
Rahibin serbest bırakılmasını kabullenmeyen, eleştiren, karşı çıkan, hatta her türlü kabullenmeyecek ifadeleri kullananlar sizlere saygı duyuyorum!
O zaman buyurun samimiyet testine:
Sizce Rahip Brunson mu ? yoksa Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve diğer alanlarda ki menfaatleri mi?, Ülkenin kangren olan Terör belasının sona ermesi mi?, Akan kanın durması ve anaların ağlamaması mı?, Geleceğimizin ve gelecek nesillerin daha müreffeh bir ülkede yaşaması mı?
Tercihiniz ne?

6 Ekim 2018 Cumartesi

YABANCIYA DANIŞMAK


YABANCIYA DANIŞMAK

Değerli dostlar;

Çok basit düşünelim, bir şahıs veya bir şirket dahi olsa her hangi bir bankaya başvuru yapsa, çek karnesi, kredi kartı ya da kredi talebinde bulunsa ya da başka bir bankacılık işlemi yapılmasını istese, ilgili banka  en azından şahsın veya şirketin durumuna bakar. Uygun şartlar varsa talebe olumlu cevap verir. Şartlar uygun değil ise şahsın ya da şirketin talebini reddeder. Bir şahıs veya şirketin değerlendirme süreci kısaca bu şekildedir.

Meseleye ülke bazında bakacalım. Diyelim ki, Ülke olarak uluslararası anlamda kredi alacaksın, tahvil, bono, hisse senedi v.s. ihraç edeceksin, her hangi bir sektörde büyük ölçekli  yatırım yapacaksın; işte  o zaman senin taleplerine cevap verecek ülkeler, uluslararası finans kuruluşları, yabancı yatırımcılar  ülkenin her türlü verisini (Bilgisini) öğrenmek ve bilmek isteyecektir. Bunun içinde senin resmi bilgilerine ya da ülke içinde danışmanlık hizmeti aldığın ekonomistlere, danışmanlara değil, uluslararası anlamda danışmanlık aldığın yabancı kuruluşlara itibar ederler ve güvenirler. Onların ortaya koyduğu veriler, hazırladığı raporlar ve kanaatler her zaman en büyük öneme sahiptir. Bundan imtina etmek, bu tür faaliyetlerden yoksun olmak handikaptır ve uluslararası anlamda ülkenin kredibilitesini olumsuz etkiler.

Bundan dolayı  ülkenin ekonomi alanında denetiminin  uluslararası deneyime sahip olan  bir şirkete verilmesi yada ülke yönetimde söz sahibi idarecilerin uluslararası deneyime sahip kuruluştan görüş, öneri ve danışmalık hizmeti alması yadırganacak bir durum değildir. Hele hele ekonomik anlamda sıkıntılı bir dönemde bunu yapmak doğru bir karara olarak değerlendirilmelidir. Zira günümüzde bu tür denetleme ve danışmanlık hizmeti almayan ülke yok gibidir.  Seçilen şirketin milliyeti, durumu, mazisi, daha önceki faaliyetlerini eleştirmek ise kişilerin tercihidir.

Vesselam.

5 Ekim 2018 Cuma

MÜSLÜMANLAR YAPMADI


MÜSLÜMANLAR YAPMADI
İnsanlık tarihi boyunca;
- Üretilen silahları Müslümanlar icat etmedi.
-İnsanlığı ve insanları yok etmeye yönelik büyük savaşları ve askeri harekatları Müslümanlar çıkarmadı.
-İnsanları köle, kadını reklam, moda, tüketim metası ve cinsel obje haline Müslümanlar getirmedi.
-Tarihinin en vahim çirkinliklerinden biri olan eşcinselliği, insanlığın başına Müslümanlar bela etmedi.
-Din, dil, ırk, milliyet, cinsiyet . renk, sosyal statü ayırımını, ötekileştirmeyi Müslümanlar yapmadı.
-Aztekler, İnkalar, Oberjinler, Kızıldereliler, Endülüs v.s. milletleri ve medeniyetleri Müslümanlar yok etmedi.
-Komünizm, faşizm, kapitalizm v.s. gibi insanlık değerleri ile bağdaşmayan ideolojileri Müslümanlar türetmedi.
-Güçlünün güçsüzü gözetmediği, hak, hukuk, adaletin olmadığı, ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel sistemleri ve kurumları Müslümanlar kurmadı.
-Çevreyi yaşanmaz hale getiren, Allah’ın yarattığı her türlü nimetin yapısını bozan ve değiştirmeye yeltenenler asla Müslümanlar olmadı.
-Bozdukları Allah’ın kurduğu nizamın vahim neticeleri sonucunda insanları sonu gelmeyen hastalıklara, fizyolojik psikolojik ve ruhsal bozukluklara duçar edip, ömür boyu ilaç kullanmaya mahkum eden ve bunlardan rant devşirenler asla Müslümanlar olmadı. 
-Hali hazırdaki uygulamada olan sosyal yapı, eğitim ve öğretim sistemi ile aile mefhumunu her geçen gün ortadan kaldırmaya yeltenen, kundaktaki bebekten en yaşlısına insanları; bebek bakıcılarına, kreşlere, anaokullarına, kadın sığınma evlerine, yaşlı bakım evlerine, düşkünler ve kimsesizler yurtlarına muhtaç durma getirenler asla Müslümanlar olmadı.
Ve burada saymadığım/sayamadığım daha pek çok şeyi Müslümanlar İNANÇLARI GEREĞİ yapmamıştır.
ÇÜNKÜ MÜSLÜMANLARIN DİNİ İSLAM BUNLARIN TAMAMINA KARŞIDIR….İNANSANIZ DA İNANMASANIZ DA BİZ İNANANLAR İÇİN BÜTÜN DELİLLER MEVCUTTUR VE ORTADADIR…BUNUN İÇİN RABBİMİN BİZE GÖNDERDİĞİ KİTABA VE PEYGAMBERİM HZ. MUHAMMED’İN (s.a.v.) HAYATINA BAKMAK YETERLİDİR.



3 Ekim 2018 Çarşamba

AKP VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN OLMASAYDI


AKP VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN OLMASAYDI

-Bazı siyasi partileri ve siyasetçileri hain, terörist, bölücü olarak değil de; yine aynı kimlikleri ile görmeye devam edecektik.
-Bazı silahlı kuvvetler mensuplarını, hain, terörist, bölücü olarak  değil de; yine silahlı kuvvetlerimizin kahraman mensupları olarak görmeye devam edecektik.
-Bazı Müslüman (İslamcı) olarak görünen kimseleri, hain, terörist, bölücü olarak değil de; yine aynı kimlikleri ile görmeye devam edecektik.
-Bazı Kurum, Kuruluş, Şirket Tarikat, Cemaat, Vakıf, Dernek, Gazete, Dergi, STK  v.s. örgütlenmeleri, hain, terörist, bölücü olarak değil de; yine aynı kimlikleriyle görmeye devam edecektik. 
-Bazı gazeteci, yazar, sanatçı ve çizerleri, hain, terörist, bölücü olarak değil de; yine aynı kimlikleri ile görmeye devam edecektik.
-İnsanlar nezdinde Kahraman, Vatanperver, Milletsever olarak görünen bazı kimseleri, hain, terörist, bölücü olarak değil de; aynı payeler ile görmeye devam edecektik.
-Şimdiye kadar her anlamda yapılan, değişim, gelişim, ilerleme ve  transformasyonu yaşamamış, eski Türkiye şartlarında, kısır döngü içinde ve birilerinin kontrolünde kalmaya devam ederdik.

NOT:Bu ülkeyi ve milleti gerçek manada sevenleri tenzih ederim.

BU BİR UYARIDIR

BU BİR UYARIDIR

Bu ülke ve bu millet içeride dışarıda her türlü terörü ve teröristi gördü. Bunlarla her türlü mücadeleyi yaptı, yapmaya da devam ediyor. Şimdi ise ister iç, ister dış etkenli olsun terör ve terörist unsurlara ekonomik terör ve teröristlerde ilave oldu.
Bunlar daha önce de vardı, fakat bu günkü kadar ağırlıklarını son zamanlarda ki kadar hissettirmiyorlardı. Oysa şimdileri silahlı terör ve teröristlerin etkinliğinin azaldığını görünce var güçleri ile atağa kalktılar. Milletin elindekine, avuncundakine ve cebindekine acımazsızca, insafsızca, haince saldırıp almaya çalışıyorlar.
Bu teröre, teröriste karşı fikrimiz, zikrimiz, siyasi görüşümüz ve ideolojimiz ne olursa olsun millet olarak topluca direniş göstermemiz şarttır. Aksi halde kaybeden bizler olacağız. Kazananlar ise, bizleri daha fazla sömürmeye çalışan emperyalist-kapitalist terör ve teröristler olacaktır. Her yerde her zaman bunlarla mücadeleye herkesi katılmaya davet ediyorum.
Devlet ve hükümet yetkililerini de bu ekonomik terör ve teröristlerle daha etkin mücadele etmeye çağırıyorum. Devletimin ve yetkililerinin millete bu zülümü reva görenleri en ağır cezalara çarptırmasını ve en ağır bedelleri ödetmesini ivedilikle bekliyorum. Bu yapılmaz ise elbette millette karşılığını ödeteceği günü sabırla bekleyecektir. Unutulmasın ki Millet bedel ödetirse tam ödetir. İnanmayan varsa geriye dönüp tarihe baksın.